Bilgisayarın İcadı ve Öncüleri
Bilgisayarın İcadı ve Öncüleri
Gelişen teknolojinin temel taşı ve modern dünyanın vazgeçilmezi bilgisayarlar, karmaşık bir icadın ve uzun yıllar süren gelişimin ürünüdür. Bilgisayarların tarih sahnesine çıkışı, 19. yüzyıl matematikçisi ve mekanik mühendisi olan Charles Babbage ile başlar. Babbage, otomatik mekanik hesaplamalar yapabilen ‘Analitik Motor’u tasarlayarak d
Bilgisayarın İcadı
Dijital programlanabilir bilgisayarın konseptini ortaya koymuştur, ancak bu kompleks makineyi tam anlamıyla inşa edecek teknolojik imkanlar o dönemde mevcut değildi.
İlk çalışan programlanabilir bilgisayar ise 1941 yılında Alman mühendis Konrad Zuse tarafından yaratılan Z3’e atfedilir. İkinci Dünya Savaşı sırasında geliştirilen bu makine, ilk elektromekanik bilgisayar olarak kabul edilir. Fakat modern bilgisayarların atası sayılan ve elektronik olarak programlanabilir ilk genel amaçlı bilgisayar ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer) ise, 1945 yılında Amerikalı mühendisler J. Presper Eckert ve John Mauchly tarafından tamamlandı.
Bugün bilgisayar denince akla gelen elektronik cihazların evrimi sürekli devam etmektedir ve bu alanda birçok bilim insanı ve mühendisin katkısı bulunmaktadır. İlk fikirden günümüze uzanan bu süreçte, bilgisayarların insanlık için ne denli büyük bir devrim olduğu ve yaşamımızdaki yeri bir kez daha anlaşılmaktadır.
İlk Bilgisayarların Tarihi Kökenleri
Bilgisayar denildiğinde aklımıza gelen çağdaş elektronik cihazların aksine, tarih sahnesinin ilk “bilgisayar”ları canlı insandı. Matematik ve hesap konusunda uzman kişiler; yani matematikçiler, muhasebeciler bu unvana sahipti. Geriye dönük olarak bakıldığında, 1613 yılına dayanan bu kelime, zorlu matematiksel işlemleri manuel olarak yapan kişileri ifade ederdi. “Bilgisayar” terimi bir makineyi tanımlamak için ilk kez 19. yüzyılın sonlarına, 1897 yılına doğru kullanılmaya başlamıştır. Bu, bilgisayar kelimesinin evrimi açısından dönüm noktasını teşkil eder ve günümüzdeki teknolojik gelişmeler için temel oluşturmuştur.
Antikythera Mekanizması: Tarihin İlk Bilgisayarı
Antikythera mekanizması, bilinen en eski bilgisayar olarak kabul edilmektedir. Milattan önce 2. yüzyıla tarihlenen bu cihaz, Ege Denizi’nde bir batıkta keşfedilmiş olup, astronomik hesaplamalar yapabiliyor olmasıyla hayret vericidir. Antikythera mekanizması, tutulmaları tahmin etme ve antik dünyanın kozmolojisini yansıtma işlevi görmüştür. Bu elle çalıştırılan mekanik aygıt, en az 30 dişliye sahip bir sistemle ve karmaşık bir yapıyla zamanını aşan bir zeka ürünüdür. Arkeolojik buluntular, bu tür mekanizmaların Antik Yunan döneminde var olduğuna ve bilimin ve teknolojinin köklerine ışık tuttuğuna işaret etmektedir. Antikythera’nın, gelecekteki hesaplayıcı cihazların atası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bilgisayarı Kim İcat Etti?
Bilgisayarın mucidi olarak bilinen İngiliz matematikçi Charles Babbage, otomatik mekanik hesaplama makinelerinin öncüsüdür. Yaşamı boyunca üç muazzam makine üzerinde çalışan Babbage, modern bilgisayarların atası sayılabilecek tasarımlar ortaya koydu, ancak finansal sıkıntılar nedeniyle hiçbirini hayata geçiremedi.
Babbage, 1822’de polinom fonksiyonları hesaplayabilen ve otomatik tablolar oluşturabilen bir Fark Makinesi tasarladı. Bu devrim niteliğindeki makinenin inşa edilmemiş olması tarihin akışını değiştiren anlardan biri sayılır. İngiliz devleti tarafından desteklense de, proje tamamlanamadı ve finansman kesildi.
Babbage’ın en önemli eseri Analitik Motor, ilk programlanabilir mekanik bilgisayar olarak tasarlandı. İleri görüşlülüğünün en büyük kanıtı olan bu makine, günümüzün bilgisayarlarına benzer bir işlemci (The Mill) ve hafıza (Store) birimine sahip olacak şekilde kurgulandı.
Babbage, mekanik bilgisayarların doğruluk ve hız açısından insan hesaplarına üstün olacağına inanıyordu. Buna karşın, zamanında yeterince takdir göremese de, 19. yüzyıla damgasını vuran bu dâhi, günümüz bilgisayarlarının temelini atmış oldu. Babbage ve eserleri, teknoloji tarihinin kilit taşları arasında ölümsüzleşmiştir.
İlk Elektrikli Bilgisayarların Doğuşu ve Önemi
Elektrikli bilgisayarların ilk örneklerini anlamak, bilgi teknolojisinin nasıl bu derecede geliştiğini kavramamıza yardımcı olur. 2. Dünya Savaşı, teknolojik ilerlemenin gerekliliğini zorunlu kılan bir dönem olarak kayıtlara geçmiştir. Bu çetin zamanlarda, elektromekanik bilgisayarlar hayati bir rol oynamıştır.
İlk elektrikli bilgisayarlar, analog hesaplamalar ile dijital işlemlerin bir araya geldiği özgün makinelerdi. Mekanik rölelerin sınırlı dayanıklılığına rağmen, elektrik anahtarlarının hızı sayesinde bu makineler önceki mekanik bilgisayarlardan açık ara önde bir performans sunuyordu. 1000 kat daha hızlı işleyen elektrik anahtarları, zorlu hesaplama görevlerini çok daha kısa sürede tamamlama imkânı sağlıyordu. Böylelikle elektromekanik bilgisayarlar, savaş zamanı şartlarında istihbarat analizinden, karmaşık hesaplamalara kadar geniş bir yelpazede kullanılabilmiştir.
Bu buluşların mirası bugün de devam etmekte, güncel bilgisayar teknolojilerinin temelini oluşturarak modern dünyanın şekillenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu öncü makineler, bilgisayar biliminin sınırlarını zorlamış ve giderek dijitalleşen geleceğimizin inşa edilmesinde katkı sağlamıştır.
Dünyanın İlk Kişisel Bilgisayarının Doğuşu
Bilgi teknolojisinin çağımızdaki büyülü evrimi, 1973 yılında François Gernelle tarafından atılan tarihi bir adımla başlamıştır. François, o yıl dünyanın ilk kişisel bilgisayarı olan Micral N’yi yaratmıştır. Bu devrim niteliğindeki cihaz, yalnızca 500 KHz hızında çalışmasına rağmen, saniyede 50.000 talimat işleyebilecek kapasitedeydi. 8.500 Fransız Frangı gibi o dönem için oldukça yüksek bir maliyetle satışa sunulan Micral N, teknolojinin kullanımı ve erişilebilirliği açısından yeni bir dönemin kapılarını araladı.
Takip eden yıl ise ticari anlamda bir dönüm noktasına tanıklık etti. 1974 yılında MITS firması Altair 8800’i piyasaya sürdü ve bu bilgisayar öyle bir ticari başarıya ulaştı ki, MITS ekibinin büyümesine ve daha fazla personel alımına yol açtı. Micral N’nin teknolojik başarısının üzerine inşa edilen bu ticari başarı, kişisel bilgisayarların tarihsel gelişiminin ilk adımları olarak kayıtlara geçti.
Şüphesiz ki, François Gernelle’in vizyoner çalışması, kişisel bilgisayarlarda bir çağ açmış ve bu teknolojinin milyonlarca insanın hayatına entegre olmasının yolunu açmıştır. Gernelle ile başlayan bu ilerleyiş, teknoloji dünyasında yeni buluş ve inovasyonların temel taşını oluşturmuştur.
Taşınabilir Bilgisayar Piyasasının İlk Adımları: IBM 5100
1975 yılı, teknoloji dünyası için çok önemli bir dönemeç oldu. IBM, taşınabilir bilgisayar konseptine öncülük ederek IBM 5100’ü piyasaya sundu. Bu yenilikçi cihaz, taşınabilir bilgisayarların ticari anlamda atası sayılır ve o zamanki şartlar altında mobiliteyi büyük ölçüde artıran bir adım olarak kabul edilir. Ancak, günümüzdeki taşınabilir bilgisayarlarla kıyaslandığında 23 kg ağırlığı ile “taşınabilir” tanımına oldukça mecazi bir yaklaşım getiriyordu.
IBM 5100, gücünü 16 bitlik bir işlemciden alıyordu ve veri depolama için çeyrek inçlik kartuş manyetik bant sürücüler kullanıyordu. Ayrıca kullanıcılarına, tek renkli bir ekran üzerinde işlemlerini gerçekleştirme imkânı sağlarken, fon rengi olarak hem siyah hem de beyaz olmak üzere iki farklı seçenek sunuyordu. IBM 5100’ün piyasaya çıkışı, kişisel bilgisayarların evrimsel sürecinde bir kilometre taşı olarak tarihe geçti ve takip eden yıllarda laptopların ve mobil cihazların gelişimine zemin hazırladı.