Bolşevik Devrimi (Ekim Devrimi)
Başlıklar
- 1 Bolşevik Devrimi (Ekim Devrimi)
- 1.1 Ekim Devrimi’nin İsim Kökeni ve Evrimi
- 1.2 Devrimin Temel Amaçları
- 1.3 Şubat Devrimi’nin Sınırlı Başarısı
- 1.4 Ekim Alanlarında Yükselen Talepler
- 1.5 Bölünmüş Algılar ve Devrimin Tarihi Konumu
- 1.6 Rus İmparatorluğu’nun Çöküşü ve Ekim Devrimi’nin Hazırlık Süreci
- 1.7 Ekim Devrimi ve Sovyet İktidarı: Devrimin Kıvılcımının Alev Aldığı Anlar
- 1.8 Ekim Devrimi’nin Tarihi Tesirleri: Sovyet Hükümetinin Oluşumu ve İlk Kararnameler
- 1.9 Sovnarkom ve Görevlerin Dağılımı: Yeni Bir Dönemin İzleri**
- 1.10 İşte Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyet hükûmetinin görev bölümü:
- 1.11 Sovnarkom’un İlk İcraatları ve Rusya’da Yeni Dönemin Başlangıcı
- 1.12 Karşıt Güçlere Karşı Tutuklamalar ve Sovyet İstihbaratının Kuruluşu
- 1.13 Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kuruluşu
- 1.14 Orak ve Çekiç Sembolü ve Bayrağın Kabulü
- 1.15 Paris Komünü’nün Etkisi ve İlk Kararlar
Bolşevik Devrimi (Ekim Devrimi)
20. yüzyıl, pek çok önemli tarihsel olaya ev sahipliği yapmıştır; fakat bu olaylar içinde, tüm dünya tarihini etkileme ve yön verme kapasitesine sahip olan az sayıda dönüm noktasından biri, hiç şüphesiz Ekim Devrimi’dir. Jülyen takvimine göre 25 Ekim 1917 tarihinde, Miladi takvim ile ifade edildiğinde ise 7 Kasım 1917’de gerçekleşen bu devrim, Rus İmparatorluğu’nun çöküşünü ve Lenin liderliğindeki Bolşeviklerin yükselişini simgelemektedir.
Bu tarihi hareket, dünyanın ilk sosyalist devletinin temelinin atılmasını sağlamış ve sosyalizmin tüm dünya geneline yayılmasında katalizör görevi üstlenmiştir. Bu bakımdan, Ekim Devrimi, 20. yüzyıl siyasi düşünce ve mücadelelerini şekillendiren bir kıvılcım olmuştur.
Şubat Devrimi ile tahttan indirilen Çar II. Nikolay’dan sonra, Rus meclisi Duma’da Kadet Partisi’nin öncülüğünde Prens Lvov liderliğindeki bir geçici hükûmet kuruldu. Ancak Temmuz 1917’de bu hükûmetin yerini, sağ eğilimli Sosyalist Devrimcilerin (SR) desteğini alan Aleksandr Kerenski’nin başkanlık ettiği bir diğer geçici hükûmet aldı.
Ancak, halkın ve özellikle işçi sınıfının derinleşen hoşnutsuzluğu ve savaş yorgunluğu, siyasi gerilimleri tırmandırdı ve sonunda Bolşeviklerin devrimci önderliğinde bir isyanın patlak vermesine yol açtı. Ekim Devrimi ile Kerenski önderliğindeki hükûmet düşürüldü ve iktidar Bolşevikler ile Sol SR’ların birleşik frontu olan Sovyetler’e geçti.
Bu siyasi zaferden sonra Rusya, Bolşeviklerin karşıtları tarafından tetiklenen amansız bir iç savaşa sürüklendi. Beyaz Ordu olarak tanımlanan Bolşevik karşıtı güçler tarafından başlatılan “Beyaz Terör”, ülkeyi kaosa sürükledi. Ancak, 1922’de iç savaşı sonuçlandırarak Bolşeviklerin üstünlüğü kesinleşti ve bu zaferin ardından Sovyetler Birliği’nin temelleri atıldı.
Sovyetler Birliği, yirminci yüzyıl boyunca dünya siyasetinde merkezi bir rol oynayacak ve küresel güç dengelerini etkileyecek bir devlet haline geldi. Ekim Devrimi ise, bu devasa politik ve sosyal dönüşümün başlangıç noktası olarak tarih sahnesindeki yerini aldı.
Ekim Devrimi’nin İsim Kökeni ve Evrimi
Tarihin seyrini köklü bir şekilde değiştiren ve 20. yüzyılın en kritik olaylarından biri olan Ekim Devrimi, isimlendirme açısından çeşitli evrelerden geçmiştir. İlk zamanlarında “Ekim Olayı” ya da “25 Ayaklanması” gibi isimlerle anılan bu tarihi dönüm noktası, dönemin koşulları ve siyasi mühendisliğin etkisiyle “Ekim Devrimi” olarak anılmaya başlanmıştır. Fakat isimlendirme, devrimin toplumsal ve siyasal etkilerinin yankılarına paralel olarak bir evrim süreci içerisine girmiştir.
1927 yılı, devrimin 10. yıldönümüne tekabül ettiğinde, Sovyet rejimi tarafından resmen “Büyük Ekim Sosyalist Devrimi” (Rusçası: Великая Октябрьская Социалистическая Революция) ismi benimsenerek bir tür anma ve yüceltme politikası takip edilmiştir. Bu yeni isimlendirmenin ardında, devrimin sosyalist ideolojinin zaferi olarak kutlanmasının yanı sıra, tarihsel bir olaya ideolojik bir kimlik kazandırma çabası yatmaktadır.
Öte yandan, devrime muhalif olan ve Bolşevik önderliğindeki devrimin hükumet darbesi niteliğinde olduğunu savunan Anti-Bolşevik kesimler, “Ekim Darbesi” (Rusçası: Октябрьский переворот) ifadesini kullanarak devrimin meşruiyetini sorgulamış ve ona eleştirel bir yaklaşımda bulunmuşlardır. Bu terim, devrimin bir halk ayaklanması olmaktan ziyade, iktidarı zor kullanarak ele geçirme girişimi olduğunu ve demokratik olmayan yöntemlerle yapıldığını vurgulamaya çalışır.
Bu isimlendirme çeşitliliği, Ekim Devrimi’nin sadece bir tarihi etkinlik olmadığını, aynı zamanda yüzyılın en önemli ideolojik çekişmelerinden birine dönüştüğünü göstermektedir. İsimler ve etimolojiler, olayın toplumsal ve siyasal anlamını derinlemesine etkileyerek, hem destekleyicileri hem de muhalifleri tarafından stratejik bir şekilde kullanılmıştır. Bu etiketlemeler, devrimin hafızadaki yerini ve tarih sahnesindeki kimliğini şekillendiren büyük önem taşıyan araçlar haline gelmiştir.
Ekim Devrimi’nin isim ve etimoloji boyutu, devrimin nasıl hatırlandığına, anlamlandırıldığına ve yorumlandığına dair önemli ipuçları sunar. Bu, devrimin yalnızca bir siyasal olay olmadığını, aynı zamanda tarih yazımı, ideolojik mücadeleler ve dilin güç ilişkileri içinde bir simge olduğunu gözler önüne serer.
Devrimin Temel Amaçları
Rusya’nın içinde bulunduğu otokratik düzenin köklü bir şekilde yıkılmasını hedefleyen Ekim Devrimi, bir dizi temel amaçla hareket etmiştir. Bu amaçlar kısaca;
- Otokratik sistemin tasfiye edilerek, baskıcı ve geri kalmış yapının yok edilmesi,
- Ülkenin devam eden emperyalist savaşın sarmalından çıkarılması ve barışçıl bir ortamın sağlanması,
- İşçi ve köylülerin çıkarlarına hizmet eden, onları gerçek anlamda temsil eden bir iktidarın oluşturulması,
- Toprakları aristokrasi yerine, toplumun geniş kesimlerini oluşturan yoksul köylülere kolektif mülkiyet olarak devredilmesi,
- Burjuvazi egemenliğine karşı proletaryanın (işçi sınıfının) çıkarlarını koruyarak, insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının oluşturulması şeklinde özetlenebilir.
Şubat Devrimi’nin Sınırlı Başarısı
1917 yılında yaşanan Şubat Devrimi, Çarlık rejiminin yıkılması gibi önemli bir sonuç doğurmuş olsa da, iktidarı burjuvazinin elinde bırakarak yarı tamamlanmış bir devrim olarak kalmıştır. Mecliste çoğunluğu oluşturan burjuvazi, geniş halk kitlelerinin demokratik hak ve taleplerini göz ardı ederek, otokratik düzenin devamını çağrıştıran bir ivme kazanmıştır.
Ekim Alanlarında Yükselen Talepler
Rusya’daki savaş, ekonomik krizler, açlık ve sefalet koşulları halk arasında büyük rahatsızlık yaratmış, ard arda gelen protesto eylemleri halkın sesini çoğaltarak devlet yönetimine net bir mesaj olarak yansımıştır. Yeni hükûmetin, halkın bu çığlığını şiddet yoluyla bastırma girişimleri, sosyalist bir devrim ihtiyacını güçlendirmiştir.
Bölünmüş Algılar ve Devrimin Tarihi Konumu
Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, belirli bir coğrafyanın tarih sahnesinde yankılanan adımlarından çok daha büyük bir öneme sahiptir. Devrimi destekleyenlerin yanı sıra, Anti-Bolşevikler gibi muhalif gruplar tarafından “Ekim Darbesi” şeklinde eleştirel bir perspektifle değerlendirilmiştir. Ancak, sosyal adalet arayışları, eşitlikçi bir toplum düzeni hedefleri ve statükoyu sarsma çabaları, Ekim Devrimi’nin etkilerini çok daha derin ve evrensel bir yankı olarak günümüzde dahi hissettirmektedir.
Devrim, hem Rusya hem de dünya için yeni bir sosyal ve siyasal yapılanmanın temellerini atmış, tarihsel perspektiften bakıldığında, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin bir simgesi olarak kendini göstermiştir.
Rus İmparatorluğu’nun Çöküşü ve Ekim Devrimi’nin Hazırlık Süreci
Rus İmparatorluğu’nun 20. yüzyılın başlarına dek izlediği otokratik yönetim şekli, çok uluslu yapısı gereği farklı halkları üzerinde olağanüstü bir baskı oluşturuyordu. Rus-Japon Savaşı’nın yarattığı askeri talihsizlik ve akabinde gelen 1905 Devrimi, Çarlık rejiminin zayıf yönlerini gözler önüne sermişti. Ülke, hem sosyal hem de ekonomik olarak derin bir kırılganlık içerisine sürüklenmişti. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte yaşananlar, Çarlık Rusya’sının sonunu hazırlayan olayların fitilini ateşledi.
1917 yılının soğuk Şubat günlerinde, Rusya’nın dönemin önemli şehirlerinden Petrograd’da başlayan huzursuzluklar, ekmeği ve adalete olan açlıkla beraber hükümete ve mevcut düzene karşı büyük bir gösteriye dönüştü. Kadınların da ön saflarda yer aldığı bu gösteriler, barışçıl bir protestodan öte, devrimci bir kimliğe bürünmeye başladı. Çar’a ve onun savaş politikalarına yönelik eleştiriler giderek şiddetlendi. Ordunun halka müdahalesi ise öfkeyi isyana dönüştürdü.
Petrograd’daki işçi ve erler, silahlarını hükûmet ve emirleri veren subaylara çevirdiğinde, olayların çığırından çıkması kaçınılmaz oldu. Kazaklar’ın dahi çatışmayı reddetmesiyle Çar II. Nikolay, tahtı kardeşi Mihail lehine bırakmak zorunda kaldı. Mihail ise, hızla yükselen devrimci dalgalanmalar karşısında tahtı reddederek, Rusya’da monarşinin sona erdiğini tescilledi. Üç yüzyıl süren Çarlık rejimi ve Romanov hanedanlığının devrilmesi Rus tarihinde bir dönüm noktası oldu.
Devrimin akabinde mevcut Duma milletvekilleri, asil ve elit tabakalardan aldıkları güçle geçici bir hükümet kurarak yönetime el koymaya çalıştılar. Prens Lvov liderliğindeki bu geçici hükümet, meşru bir otoriteyi temsil etme girişiminde dahi bulunsa da, işçi, köylü ve asker sovyetlerinin yükselişiyle karşı karşıya kaldı. Bu sovyetler, Rusya’da iki farklı iktidar merkezinin ortaya çıkmasına ve nihayetinde Ekim Devrimi’ne giden yolda mücadele eden kuvvetler olarak kendilerini gösterdiler.
Rusya’daki bu tarihsel gelişmeler, dünya siyasetini derinden etkiledi ve 20. yüzyıla şekil veren en mühim olaylardan biri haline geldi. Ekim Devrimi’nin kökenlerinin anlaşılması, dönemin sosyal, ekonomik ve politik dinamiklerinin ayrıntılarıyla incelenmesi gerekmektedir. Bu olayın izdüşümü, hâlâ günümüzdeki birçok siyasi düşünce ve hareketi etkilemeye devam ediyor.
Ekim Devrimi ve Sovyet İktidarı: Devrimin Kıvılcımının Alev Aldığı Anlar
Ekim Devrimi, 20. yüzyılın başlarında dünyayı sarsan olayların merkezinde yer alır. 1917 yılında Rusya’da gerçekleşen ve tarihin akışını değiştiren bu büyük siyasi dönüşüm, Vladimir Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlanmıştır. Filmlere konu olan ve yıllar sonra bile çeşitli tartışmaları beraberinde taşıyan bu devrim, Lenin’in de yer aldığı “Ekim’de Lenin” filminin final sahnesinde simgesel olarak canlandırılmıştır.
10 Ekim 1917 tarihinde önemli bir toplantı gerçekleşmiştir. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin (Bolşevik) Merkez Komitesi, Lenin başkanlığında toplanarak tarih yazacak bir karara imza atmıştır. Toplantı, gece gizlilik içinde ve silahlı ayaklanma kararı gündemiyle düzenlenmiştir. Bu kritik toplantıda, 2’ye karşı 10 oyla, bir ayaklanma lehine karar verilmiş ve böylece devrimin ateşi yakılmıştır.
Rusya’nın o dönemdeki Başbakanı Aleksandr Kerenski, devrimin eşiğine gelindiğinin farkındadır. Bunun üzerine Devrimci Askeri Komite’nin dağıtılması ve tüm üyelerinin tutuklanması yönünde emir vermiştir. Ancak, halkın desteğini ve örgütlenme gücünü hafife alan Kerenski’nin planları başarısız olmuştur. Hükümetin zayıflığı ve otorite boşluğu, Kızıl Muhafızlar tarafından lehine çevrilmiş ve hükümet güçlerinin Kerenski’nin emirlerini uygulaması engellenmiştir.
Bu aşamadan sonra Devrimci Askeri Komite, halkın gözünde meşruiyet kazanarak önemli bir açıklama yapmıştır. Yayınladığı bildiride, demokratik bir barışın tesisi ve üretim mekanizmaları üzerinde işçi denetiminin sağlanması amacıyla Sovyetlerin tam iktidarında bir devrim gerçekleşeceği mesajı verilmiştir. Bu çağrı, halkın geniş kesimlerince kabul görmüş ve böylece Ekim Devrimi’nin başarıyla gerçekleşmesi için zemin hazırlanmıştır.
Nitekim, Ekim Devrimi sonucunda Sovyet iktidarının kurulması, dünya çapında pek çok siyasi ve toplumsal hareketlerin şekillenmesine etki etmiş ve yeni bir dönemin başlangıcı olarak kayıtlara geçmiştir. Bu devrim, modern dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak anılmaktadır ve üzerine yapılan çalışmalar, önemi sürekli olarak vurgulanan bir konu olmaya devam etmektedir.
Ekim Devrimi’nin Tarihi Tesirleri: Sovyet Hükümetinin Oluşumu ve İlk Kararnameler
Rusya’nın geleceğini şekillendiren en kritik anlar Ekim Devrimi’nden sonra gelen günlerde yaşandı. II. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi, 25 Ekim 1917’de toplandı ve ülkenin kaderini tayin edecek önemli kararlar alındı. Yaklaşık 670 delegenin yarısına tekabül eden Bolşevik ve Sol SR üyeleri, Kerenski hükümetinin devrilmesine onay vererek yeni bir dönemin kapılarını araladılar. İktidarın İşçi, Asker ve Köylü Vekilleri Sovyeti’ne geçişini ilan eden bu karar, 1917 Ekim Devrimi’nin başarılı olduğunu tüm dünyaya ilan etti.
Kongrenin akademik bir analizine göz attığımızda, Bolşevik lider Vladimir Lenin’in yaptığı kısa fakat etkili konuşma, Bolşeviklerin önerdiği sosyal değişimin haklılığını ve kaçınılmazlığını vurgulaması açısından oldukça önemlidir. Radikal bir dönüşüme işaret eden bu konuşmadan sonra sağ kanat Sosyalist Devrimciler ve Menşevikler, Lenin’in eylemini yasadışı olarak nitelendirerek kongreyi protesto etmek için terk ettiler. Ancak bu durum, iktidarın devredilmesi sürecini durduramadı.
Lenin başkanlığında kurulan Halk Komiserleri Konseyi yani Sovnarkom, geçici bir hükümet olarak, Kurucu Meclis toplanana kadar Rusya’nın idaresini üstlendi. Sovnarkom’un ilk icraatları, Rusya’nın iç ve dış politikasında derin izler bırakacak olan Barış ve Toprak Kararnameleri oldu. Barış Kararnamesi ile I. Dünya Savaşı’ndan çekilen Rusya, savaşan tüm ülkelere, egemenlik haklarına saygılı ve adil bir barış önerdi. Bu karar, savaş yorgunu ve devrimci bir halk için yeni bir umut ışığı oldu; zira Rusya’nın savaştan çekilmesi Avrupa’da barış umutlarını güçlendirdi.
Toprak Kararnamesi ise, büyük toprak sahiplerinin elindeki toprakların yoksul köylüler arasında dağıtılmasını öngördü. Bu karar, Rusya’nın sosyal yapısını ve toprak mülkiyetini kökten değiştiren bir adımdı. Köylülere verilen bu topraklar, onlara ekonomik özgürlük ve sosyal güvence sunarken, toprak ağalarının gücünü azalttı ve toplumsal dengeleri yeniden şekillendirdi.
Ekim Devrimi ve sonrasındaki bu kararlar, Rusya’da sınıfsal ve sosyal yapıyı dönüştürmüş, yeni bir devlet anlayışını ve ekonomik sistemi kurmuştur. Tarihin akışını etkileyen bu dönem, modern Rusya’nın ve dolayısıyla 20. yüzyılın siyasi haritasının çizilmesinde kritik bir dönüm noktası olmuştur.
Sovnarkom ve Görevlerin Dağılımı: Yeni Bir Dönemin İzleri**
Ekim Devrimi, 20. yüzyılın en sarsıcı olaylarından biri olarak tarihin derinliklerine kazındı. Bu devrimle ortaya çıkan Sovnarkom, yani Sovyet Halk Komiserleri Konseyi, Vladimir Lenin liderliğinde ilk Sovyet hükûmetinin temellerini attı. Görev dağılımı, bu yeni yönetimin işleyiş ve düzenini belirleyen temel faktörlerdendi. Peki, Sovnarkom’da hangi isimler hangi pozisyonlarda yer aldı ve bu atamalar tarihin akışını nasıl etkiledi?
İşte Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyet hükûmetinin görev bölümü:
- Başkan: Vladimir Lenin, hükûmetin küçük fakat en etkin komşusu olan Sovnarkom’un lideri olarak görev yaptı. Lenin’in liderliği, tarihi değişimlere yön vermiş ve Sovyetlerin karar alma mekanizmasını şekillendirmiştir.
- Sekreter: Nikolai Gorbunov, bu yeni dönemde Lenin’in yanında sekreter pozisyonunda görev alarak, önemli kararların yapılandırılmasında etkili oldu.
- Tarım Halk Komiserliği: Vladimir Milyutin, ülkenin toprak reformu ve zirai gelişimi konusunda çığır açan kararlar almıştır. Bu kararlar özellikle kırsal kalkınmanın ve kolektif çiftliklerin oluşumunda katkı sağladı.
- Savaş İşleri Halk Komiserliği: Vladimir Antonov-Ovseyenko ve yanında Nikolay Krilenko, askeri stratejilerin ve ordu düzeninin yeniden şekillendirilmesinde başroldeydiler.
- Deniz İşleri Halk Komiserliği: Pavel Dibenko, Sovyet donanmasının yönetiminden sorumlu oldu ve denizcilik alanında reformlar yapmakla görevlendirildi.
- Ticaret ve Sanayi Halk Komiserliği: Viktor Nogin, Sovyet ekonomisinin sanayi ve ticaret kolunda yapılacak düzenlemeleri yönetti.
- Eğitim Halk Komiserliği: Anatoli Lunaçarski, Sovyetlerin eğitim sisteminin yeniden yapılanmasını üstlendi ve bu alanda atılımlar gerçekleştirdi.
- Gıda Halk Komiserliği: İvan Teodoroviç, özellikle yoksul kesimlerin beslenme sorunlarının üzerine giderek, bu alanda çözüm arayışlarında bulundu.
- Dışişleri Halk Komiserliği: Lev Troçki, siyasi çeviklik ve karizmasıyla Sovyetlerin dış ilişkilerini yönetti ve pek çok diplomatik ilişki kurulmasında öncülük etti.
- İçişleri Halk Komiserliği: Aleksey İvanoviç Rykov, iç güvenlik ve hukuk düzeni gibi konuların merkezinde yer aldı.
- Adalet Halk Komiserliği: Georgi Oppokov, adalet sistemindeki reformlarla Sovyet hukuk yapısını etkiledi.
- Çalışma Halk Komiserliği: Aleksandr Şlyapnikov, işçi hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik adımlar attı.
- Milletler Halk Komiserliği: Josef Stalin, farklı etnik ve ulusal grupların Sovyetler içindeki koordinasyonunu sağlayarak, gelecekteki otoriter yönetiminin de temellerini attı.
- Telgraf ve Posta Halk Komiserliği: Nikolay Glebov-Avilov, iletişim ve lojistik konularında yeni düzenlemeler yaparak bir ağın kurulmasını sağladı.
- Ulaşım Halk Komiserliği: Mark Elizarov, ulaşım ve altyapı hizmetlerinin genişletilmesi görevini üstlendi.
- Maliye Halk Komiserliği: İvan Skvortsov-Stepanov, ekonominin mali boyutunu yöneterek Sovyetlerin finansal politikalarını belirledi.
Bu yeni yönetim modeli, yönetişim yapısının nasıl oluşturulduğuna dair dünyada başka bir örnek olmamasından dolayı, modern tarihin en önemli olaylarından biri olarak değerlendirilir. Sovnarkom’un kuruluşu ve görev dağılımı, Rusya ve dünya tarihini dönüştüren bir nokta oldu ve Sovyetler Birliği’nin geleceğini şekillendiren ilk adımlar arasında yer aldı.
Sovnarkom’un İlk İcraatları ve Rusya’da Yeni Dönemin Başlangıcı
Ekim Devrimi’nin ardından Rusya’da iktidarı ele geçiren Sovnarkom (Sovyet Halk Komiserleri Konseyi), yeni bir yönetim ve sosyal düzen kurmaya yönelik ilk adımlarını hızla atarak mevcut siyasi yapılanmayı kökünden değiştiren bir dizi radikal karara imza attı. Bu kararların öncelikli hedefi, devrim karşıtı güçleri etkisiz hale getirmek ve sosyalist rejimin temellerini sağlamlaştırmaktı.
Karşıt Güçlere Karşı Tutuklamalar ve Sovyet İstihbaratının Kuruluşu
Sovnarkom, karşı devrime odaklanarak ilk olarak, devrimle karşıt düşüncede olan partiler ve özellikle monarşi yanlısı güçlere yönelik tutuklama kampanyaları yürüttü. Ancak, bu süreçte Kerenski hükümeti üyelerini de gözaltına alarak mevcut hükümeti tamamen etkisizleştirdi. Tutuklamalar ve devrim karşıtı güçlere yönelik önlemler alınırken, karşı-devrim, sabotaj faaliyetleri ve terör saldırılarıyla mücadele etmek amacıyla, 20 Aralık 1917’de Feliks Dzerjinski başkanlığında Çeka’nın (Olağanüstü Komisyon) kurulması kararı alındı. Bu, Sovyetler Birliği tarihindeki ilk istihbarat ve gizli hizmet örgütü olarak bilinir.
Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kuruluşu
Politik arenada attığı adımların yanı sıra Sovnarkom, 25 Ocak 1918’de toplanan III. Sovyetler Kongresi’nde Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etti. Böylelikle Rus İmparatorluğu’nun yerini alacak yeni sistemde, özerk cumhuriyetlere ayrılma ve her ulusun kendi yerel yönetimlerini örgütlemesi gibi önemli bir dönüşüm yaşandı. Bu adım aynı zamanda, bölgesel özerklik ve etnik kimliklerin tanınmasına yönelik önemli bir ilerlemeyi işaret ediyordu.
Orak ve Çekiç Sembolü ve Bayrağın Kabulü
Yeni rejimin sembollerine de önem verildi ve işçilerin şehirlerdeki gücünü, köylülerin ise kırsalda aldığı pozisyonu temsil eden orak ve çekiç, 1918 yılında Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, daha sonra ise 1922’den itibaren Sovyetler Birliği’nin resmi arması olarak benimsendi. Ayrıca, kızıl zemin üzerine orak ve çekiç ile beş kıtanın işçilerini birliğe çağıran yıldızı içeren bayrak, yeni devletin resmi bayrağı ilan edildi.
Paris Komünü’nün Etkisi ve İlk Kararlar
Sovnarkom’un almış olduğu ve uygulamaya koyduğu ilk siyasi kararlar, 1871 yılında denenen ilk işçi iktidarı olan Paris Komünü’nün düşüncelerinden ve pratiklerinden etkilenmiştir. Sovnarkom’un aldığı ve uygulamaya koyduğu önlemler arasında; toprak reformu, fabrikaların işçi kontrolüne geçirilmesi, azınlık haklarına saygı, eğitimde reform ve barışçıl bir dış politika yürütme çabaları gibi devrimci değişimleri içeren adımlar bulunmaktadır.
Bu dönemde Sovnarkom, sadece iç politikada değil, aynı zamanda dış politikada da önemli düzenlemelere imza attı. Dış ilişkilerde barışı esas alan bir yaklaşım benimseyerek, Brest-Litovsk Barış Antlaşması ile I. Dünya Savaşı’ndan çekilme ve yeni Sovyet hükümetinin tanınması için adımlar attı.
Yukarıda bahsi geçen ilk icraatlar, Sovnarkom’un devrim sonrası Rusya’sını inşa etmekteki kararlılığını ve radikal sosyalist dönüşüm hedeflerini gözler önüne sermektedir. İlk günden itibaren, Sovnarkom iç ve dış tehditlere karşı koymak, devrimi korumak ve sosyalist prensiplere dayalı bir yönetim ve sosyal düzen inşa etmek için somut adımlar atmıştır. Bu süreçte, Sovyetler Birliği’nin gelecekteki yıllarda izleyeceği yolun temelleri de bu ilk icraatlarla atılmış oldu.
Diğer İcraatlar :
- Tüm bankalar kamulaştırıldı.
- Tüm banka hesapları hazineye aktarıldı.
- Tüm fabrikaların denetimi Sovyetlere geçti.
- Kiliselerin mal varlıkları (banka hesapları da dahil) hazineye aktarıldı.
- Asgari ücrete zam yapıldı ve günlük çalışma süresi 8 saate indirildi.
- Çarlık hükûmetinin bütün dış borçları reddedildi.
- Ülkenin tüm doğal kaynakları millileştirildi.
- İdam cezası kaldırıldı.
- Kilisenin devlet üzerindeki otoritesi kaldırılarak laik bir sistem getirildi.
- Laik bir eğitim sistemi getirilerek kilise-eğitim ilişkisi yasaklandı.
- Din ve inanç özgürlüğü getirildi ve dini propaganda yasaklandı.
- Kadınlara seçme-seçilme hakkı verildi.
- Medeni kanun kabul edilerek, medeni nikâh ve boşanma hakkı yasallaştı.
- Soyluluk unvanları kaldırıldı ve herkes yasalar önünde eşit kabul edildi.
- Çalışanlara, çocuklara ve çalışamayacak durumda olan yaşlı ve hastalara sosyal güvence sağlandı.
- Eğitim ücretsiz ve mecburi hale getirildi.
- Çocuk işçi çalıştırılması yasaklandı.