Lev Tolstoy Kimdir?
Lev Nikolayeviç Tolstoy Kimdir?
Lev Nikolayeviç Tolstoy, dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak tanınır. 9 Eylül 1828’de Rus aristokrat bir ailede doğan Tolstoy, Savaş ve Barış (1869) ve Anna Karenina (1878) gibi unutulmaz eserlerle edebiyat dünyasında derin izler bırakmıştır. Kırım Savaşı deneyimlerine dayanan yarı otobiyografik üçlemesi Çocukluk, Oğlanlık ve Gençlik (1852-1856) ve Sivastopol Serisi (1855) ile de dikkat çekmiştir.
Tolstoy, sadece romanlarının yanı sıra uzun öyküler, oyunlar ve felsefi denemeler de yazmıştır. Ancak 1870’lerde derin bir ahlaki kriz yaşayan Tolstoy, sonrasında ateşli bir Hristiyan anarşist ve pasifist olmuştur. İsa’nın etik öğretilerini birebir yorumlayan Tolstoy, şiddetsiz direnişin öncülerinden biri olarak tanınır.
Tolstoy’un fikirleri, Mahatma Gandhi ve Martin Luther King Jr. gibi 20. yüzyılın önemli liderleri üzerinde büyük bir etki yapmıştır. Tolstoy’un Tanrı’nın Krallığı İçinizdedir (1894) gibi eserlerinde ifade ettiği şiddetsiz direniş fikirleri, toplumsal değişim için önemli bir güç haline gelmiştir.
Tolstoy aynı zamanda Henry George’un ekonomik felsefesi Georgizm’in tutarlı bir savunucusudur. Diriliş (1899) gibi eserlerinde bu felsefeyi içeren Tolstoy, sosyal adaletin sağlanması ve toprak reformları gibi konularda sivrilen bir düşünür olmuştur.
Lev Nikolayeviç Tolstoy, hem edebiyat dünyasında hem de felsefi düşüncenin alanında büyük bir etki bırakan nadir yazarlardan biridir. Romanları ve düşünceleri, bugün bile okurları ve düşünürleri derinden etkilemeyi sürdürmektedir. Tolstoy’un eserleri, zamana meydan okuyan birer başyapıttır ve onun yazdıkları insanlık tarihinde her zaman kalacak önemli miraslardır.
Yaşamı
Rus yazar Leo Tolstoy, zengin bir ailenin çocuğu olarak Tula şehrindeki Yasnaya Polyana konakında doğdu. Kont Nikolai Ilyich Tolstoy ve Prenses Mariya Tolstaya’nın dördüncü çocuğu olan Tolstoy’un çocukluğu, ailesinin ölümleriyle gölgelendi. Akrabaları tarafından büyütülen Tolstoy, eğitim hayatına Kazan Üniversitesi’nde başladı ancak burada öğretmenleri tarafından “öğrenmekten aciz ve isteksiz” olarak nitelendirildi. Üniversiteden ayrılan Tolstoy, ailesinin malikanesine geri döndü ve yoksul köylülerin arasında yaşamaya başladı. Zamanının büyük bir kısmını Moskova, Tula ve Saint Petersburg‘da geçirerek rahat bir yaşam tarzına alıştı.
Tolstoy, çocukluğundan beri gerçeklere olan ilgisiyle tanınıyordu. Bu dönemde edebiyatla da ilgilenmeye başladı ve 1852’de ilk romanı “Çocukluk”u yayımladı. Bu roman, kendi gençlik yıllarını hayali bir anlatımla ele alıyordu. Aynı dönemde Fransızca bilgisini geliştiren Tolstoy, Voltaire ve Jean-Jacques Rousseau’nun eserlerini okuyarak onlardan etkilendi.
1851 yılında ağır kumar borçlarıyla başı dertte olan Tolstoy, ağabeyiyle birlikte Kafkasya’ya giderek orduda görev almaya karar verdi. Kafkasya halkının yoksulluğu ve sıkıntıları, Tolstoy’un ilk gerçekçi hikayelerini yazmasına ilham kaynağı oldu.
Tolstoy, Kırım Savaşı sırasında genç bir topçu subayı olarak görev aldı ve Sivastopol Kuşatması dahil olmak üzere 11 aylık bir süre boyunca görev yaptı. Savaş sırasında cesareti ve özverisi takdir edilen Tolstoy, teğmen rütbesine terfi etti. Ancak savaşta yaşanan ölümler, Tolstoy’u derinden etkileyerek ordudan ayrılmasına yol açtı.
Lev Tolstoy’un yaşamı ve yazıları, kendisinin ahlaki bir toplum yazarından ruhani bir anarşiste dönüştüğü deneyimlerle izlenir. 1857 yılında Avrupa’yı dolaştığı iki seyahat ve ordudaki deneyimi, onun düşüncelerini kökten değiştirdi ve yazdıklarını şekillendirdi. Tolstoy bu dönemde, Aleksandr Herzen, Mihail Bakunin ve Pyotr Kropotkin gibi düşünürlerle aynı yolu izledi.
Tolstoy’un 1857 seyahati sırasında tanık olduğu Paris’teki infaz, hayatında travmatik bir iz bıraktı. Bu deneyim onu derinden etkiledi ve toplumun ahlaksızlığına ve ayrıcalıklı yapısına karşı bir tepki geliştirmesine neden oldu. Arkadaşı Vasily Botkin’e yazdığı bir mektupta Tolstoy, devletin vatandaşları yozlaştırmak için tasarlanmış bir komplo olduğunu ifade ederek, hiçbir hükümete hizmet etmeyeceğini ilan etti.
Bu deneyimlerin yanı sıra Tolstoy’un şiddet karşıtı düşünceleri, Tirukkural’ın Almanca çevirisini okumasıyla daha da pekişti. Ahimsa kavramına olan inancı güçlendi ve daha sonra genç Mahatma Gandi’ye de bu düşünceyi aktararak onun fikirlerine etkide bulundu.
Petersburg’a döndüğünde, Tolstoy eserlerini sakin bir şekilde yazmaya devam etti, ancak içinde huzursuz bir ruh çalkalanıyordu. Bulduğunu düşündüğü toplumsal adalet ve huzur arayışı devam ediyordu.
Lev Tolstoy’un ordudaki deneyimi ve gezi hikayeleri, onun düşüncelerini ve yazılarını şekillendiren dönüm noktaları oldu. Şiddetsizlik ve ahlaki değerler üzerine odaklanarak, toplumun genel çıkarını ve huzurunu savundu. Tolstoy’un etkileyici hayat hikayesi ve felsefi düşünceleri, bugün hala insanların ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Victor Hugo ve Pierre-Joseph Proudhon’un Etkisiyle Tolstoy’un Yolculuğu
Seyahat etmek, birçok insanın zihinlerini genişleten ve yeni perspektifler kazandıran bir deneyimdir. Tolstoy’un 1860-61 yıllarında Batı Avrupa’da yaptığı gezisi, onun siyasi ve edebi gelişiminde dönüm noktası oldu. Almanya, Fransa ve İsviçre’nin güzelliklerine tanıklık eden Tolstoy, bu ülkelerde önemli kişilerle tanışma fırsatı da buldu.
Gezi sırasında Victor Hugo ile karşılaşması, Tolstoy üzerinde derin bir etki bıraktı. Hugo’nun ünlü Sefiller kitabını okuyan Tolstoy, savaş sahnelerinde ortaya çıkan benzer temaların farkına vardı. Bu etkileşim, Tolstoy’un sonraki başyapıtı Savaş ve Barış’ı yazmasında büyük rol oynadı. Aynı zamanda, Tolstoy’un siyasi felsefesini de şekillendiren bir başka etkileşim, Fransız anarşist Pierre-Joseph Proudhon ile yaşadığı ziyaretti. Proudhon’un eğitim ve çağdaş toplum üzerine düşünceleri, Tolstoy’un gözünde büyük bir öneme sahipti ve bunu Mart 1861’de yapılan ziyaret sırasında anlamıştı.
Tolstoy, Proudhon’un yakında çıkacak olan “Savaş ve Barış” başlıklı yayınını inceleyerek, kendi başyapıtı için bu başlığı kullanmaya karar verdi. Eğitim konusundaki tartışmaları da Tolstoy üzerinde derin bir etki bıraktı. Tolstoy, eğitimin ve çağımızda eğitimin ve matbaanın önemini anlayan tek kişi olarak Proudhon’u gördü.
Bu uzun Avrupa gezisi Tolstoy’a birçok yeni perspektif ve ilham kaynağı sunmuş olsa da, yurduna döndüğünde asıl huzuru ve anlamı Yasnaya Polyana’da buldu. Burada, lüksün etkilerinden uzaklaşarak sade bir yaşam sürdürmeye karar verdi.
Huzurla dolduğuna kanaat getirdikten sonra, 1862 yılında evlendi ve hayatını yoluna koymak adına farklı adımlar atmaya başladı. Serflikten azat edilmiş Rusya köylülerinin çocukları için 13 okul kurarak eğitim alanında etkili olmaya çalıştı. Bu okullar, öğrenim ve eğitim konusunda yeni bir yolun başlangıcıydı. Ancak, Çarlık gizli polisinin saldırıları sebebiyle bu deneyler kısa sürdü. Yine de, Yasnaya Polyana’daki okul, demokratik eğitim teorilerinin ilk adımlarının atıldığı bir örnek olarak görülebilir.
Tolstoy’un Batı Avrupa’daki gezisi ona yeni düşünceler, deneyimler ve bağlantılar sunmuştu. Victor Hugo ve Pierre-Joseph Proudhon ile olan etkileşimleri, onun siyasi ve edebi yolculuğunu şekillendirdi ve kendi yolunu bulmasına yardımcı oldu. Yaptığı gezinin geri dönüşünde ise, eğitim ve toplumda değişim için çaba sarf ederek, huzuru ve anlamı bulduğu Yasnaya Polyana’da kendi izini sürdürdü.
Tarih boyunca edebiyat dünyası, büyük yazarların yaşamlarına ve eserlerine merak duymuş ve ilgi göstermiştir. Bu örneklerden biri de Rus yazar Lev Tolstoy’un hayatı ve kaleminden çıkan başyapıtlarıdır. Tolstoy, evlendiğinde karısı Sophie Behrs’in sadece 18 yaşında olduğu bir evlilik yapmıştır. Aralarındaki 16 yaş farkına rağmen, bu evlilik Tolstoy’un düzenli bir hayat arayışına bir çare olmuştur. Evlilikleri boyunca 13 çocukları olmuştur, ancak ne yazık ki üç tanesi bebekken, biri 5 yaşında ve diğeri henüz 7 yaşında iken hayatlarını kaybetmişlerdir.
Bu dönemde, Tolstoy’un en güçlü romanlarından ikisi olan “Savaş ve Barış” ile “Anna Karenina”yı yazan kişi o olmuştur. Karısı, eserlerinin yazılmasında en büyük yardımcısı olmuştur. Öyle ki, “Savaş ve Barış”ın düzeltmelerini tam 12 kez yapmış ve yazmıştır.
Ancak bir süre sonra Tolstoy, daha önce yaşadığından daha derin bir moral çöküntüsü ile yeniden karşılaşmıştır. Rus köylüleri ve geniş halk kitlelerinin açlık, yoksulluk ve perişanlık içinde yaşadığını görmek onu çok üzmüştür. Bunun üzerine tüm servetini köylülere dağıtarak, onlar gibi yaşamaya başlamıştır. Giyimi basit ve sade olmuş, hatta kendi elbiselerini dikmeye başlamıştır. Ancak yazmaktan hiç vazgeçmeyerek, eserlerini üretmeye devam etmiştir. “Kroyçer Sonat”, “Efendi ile Uşak”, “Karanlıkların Gücü”, “İman Nedir”, “İnciler”, “Kilise ve Devlet” ve “İtiraflarım” gibi eserlerin tamamı bu dönemin ürünleri olarak adlandırılabilir.
Tolstoy’un eserlerinde, insanlığın çeşitli meselelerine odaklandığı ve dünya genelinde sanat ve fikir değeri taşıdığı bilinmektedir. Rusya’nın toplumsal ve siyasal çalkantılarını ustalıkla yansıtan Tolstoy, aynı zamanda bir filozof ve eğitimci olarak da ün kazanmıştır. “Diriliş”, “Gençliğim”, “Çocukluk”, “Hacı Murat”, “Ayaklanış”, “Sergi Baba”, “Tanrı Bizim İçimizdedir”, “Kazaklar”, “Tesadüf” ve “İki Süvari” gibi eserleriyle de tanınır.
Kişisel Yaşamı
Lev Tolstoy, dünyaca ünlü yazar ve düşünür olmasının yanı sıra ilginç bir kişisel yaşama sahipti. 1862 yılında, Nikolay’ın ölümüyle derinden etkilenen Tolstoy, evlenme isteğiyle büyük bir değişim yaşadı. Kendisinden 16 yaş küçük olan Sofiya Andreevna Behrs ile evlenme kararı aldı ve 23 Eylül 1862’de dünya evine girdiler. Sofiya, ailesi ve arkadaşları tarafından Rusça kısaltması olan Sonya olarak çağrıldı.
Lev Tolstoy ve Sofiya’nın evlilikleri on üç çocukla taçlandı. Sekizi çocukluk döneminden sağ kalan bu çiftin çocukları arasında Sergei Lvovich Tolstoy, Tatyana Lvovna Tolstaya, Ilya Lvovich Tolstoy, Lev Lvovich Tolstoy, Maria Lvovna Tolstaya, Peter Lvovich Tolstoy, Nikolai Lvovich Tolstoy, Varvara Lvovna Tolstaya, Andrei Lvovich Tolstoy, Michael Lvovich Tolstoy, Alexei Lvovich Tolstoy, Alexandra Lvovna Tolstaya ve Ivan Lvovich Tolstoy yer almaktadır.
Lev Tolstoy’un ailesiyle olan ilişkisi, onun yaratıcı eserlerinin arka planında önemli bir rol oynamıştır. Edebiyat çevrelerinde tanınan bir yazar olan Sergei Lvovich Tolstoy, aynı zamanda bir besteci ve etnomüzikolog olarak da ün kazanmıştır. Tatyana Lvovna Tolstaya, Mikhail Sergeevich Sukhotin ile evlenerek onunla birlikte yeni bir hayata adım atmıştır. Ilya Lvovich Tolstoy ise yazma yeteneğini ailesinin izinden giderek geliştirmiş ve kendi eserlerini oluşturmuştur.
Lev Tolstoy’un diğer çocukları da farklı alanlarda kendilerini göstermiştir. Lev Lvovich Tolstoy, yazarlık ve heykeltıraşlıkla uğraşmış, Maria Lvovna Tolstaya ise Nikolai Leonidovich Obolensky ile evlenerek farklı bir aile kurmuştur. Andrei Lvovich Tolstoy, Rus-Japon Savaşı’nda hizmet etmiş ve tarihe adını yazdırmıştır. Diğer çocukları da kendi yaşamlarında farklı alanlarda başarılar elde etmişlerdir.
Lev Tolstoy’un kişisel yaşamı, yazarlığı ve düşünceleri üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Ailesiyle olan sağlam bağları, ona ilham veren ve onun eserlerinin temelini oluşturan bir kaynak olmuştur. Çocukları da farklı disiplinlerde ustalaşmış ve kendi izlerini bırakmışlardır.
Lev Tolstoy, hem edebiyat dünyasında hem de kişisel yaşamında etkili bir figür olmuştur. Ailesiyle olan ilişkileri, onun hayatının merkezinde yer alan bir unsurdur. Çocuklarıyla birlikte geçirdiği zamanlar, onun yaratıcı düşüncelerinin gelişmesine ve eserlerinin oluşumuna önemli katkılarda bulunmuştur. Lev Tolstoy, yazarlık yeteneğini ailesiyle birleştirerek, dünya edebiyatının unutulmaz eserlerini ortaya çıkarmıştır.
Ölümü
Rus edebiyatının büyük ismi Lev Tolstoy, yaşamı boyunca sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünür ve insan hakları savunucusu olarak da anılır. Birçok başyapıta imza atan Tolstoy, hayatının son yıllarında radikal fikirleri ve toplumsal adaletsizliğe karşı duruşuyla da öne çıkmıştır.
82 yaşındayken, 1910 yılında hayata veda eden Tolstoy’un hayatı, sıkıntılar ve bunalımlarla doludur. Marksizm’in etkisiyle mülkiyet kavramını sorgulayan Tolstoy, servetini köylülere dağıtarak onlarla birlikte basit bir hayat yaşamaya başlamıştır. Bu davranışı, ailesiyle arasının açılmasına neden olmuştur. Ayrıca, Hristiyan anarşizmini benimseyip savunan “Tanrının Egemenliği İçinizdedir” adlı kitabı da Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine yol açmıştır.
Ömrünün son yıllarında, bir ruh hali değişikliği sonucunda evini terk eden Tolstoy, Astapovo’daki bir tren istasyonunda zatürre nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bu trajik ölümüne rağmen, binlerce köylü, cenazesine katılmak için sokakları doldurmuştur. Tolstoy’un ölümü, edebiyat dünyasının ve dünya tarihinin derinden etkileyen bir kayıp olarak kabul edilmektedir.
Tolstoy, hayatı boyunca varoluşsal sorulara cevap aramış bir yazardır. Eserlerinde insanların iç dünyalarını, duygularını ve çatışmalarını ustalıkla yansıtmıştır. Birçok başarılı romanın yazarı olarak bilinen Tolstoy, “Savaş ve Barış” ve “Anna Karenina” gibi eserleriyle edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Lev Tolstoy’un çalkantılı yaşamı ve entelektüel birikimi, onu edebiyat dünyasında önemli bir figür haline getirmiştir. Uzun yıllar boyunca yazdığı yapıtlarıyla okuyuculara, dünyaya ve insanlığa dair derin bir anlayış sunmuştur. Tolstoy’un eserleri, günümüzde hala okunmakta ve üzerinde tartışılmaktadır.
Tolstoy, düşünceleri ve yazdıklarıyla edebiyatın ve insanlığın gizemini çözmeye çalışan bir yazardır. Sadece edebiyata değil, aynı zamanda insan haklarına, adalet ve eşitlik mücadelesine de katkıda bulunmuştur. Onun eserleri, ruhlarımızı derinden etkileyen ve bizi düşünmeye sevk eden birer hazinedir. Lev Tolstoy, yaşadığı dönemde olduğu kadar bugün de hala büyük bir ilgi ve hayranlıkla okunan bir yazar olarak hatırlanmayı hak etmektedir.
Eserleri
Romanları
- Hazin Bir Evliliğin Romanı
- Çocukluk
- İlk Gençlik
- Gençlik
- Sivastopol Serisi
- Kazaklar
- Savaş ve Barış
- İvan İlyiç’in Ölümü
- Anna Karenina
- Kroyçer Sonat
- Diriliş
- Hacı Murat
- Sergi Baba
- Efendi İle Uşağı
- Kadının Ruhu
- Şeytan
Öyküleri
- Toprak Ağasının Sabahı
- Baskın
- Ormanın Kesimi
- Notes of a Billiard Marker
- İki Süvari Subayı
- Bir Karşılaşma
- Tipi
- Lucerne
- Albert
- Üç Ölüm
- Aile Saadeti
- Polikuska
- The Decembrists
- Caucasus Mahkumu
- Holstomer
- İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma
- Usta ve Çırak
- Köyde Şarkı Söylemek
- Köyde Dört Gün
- Yanlış Kupon
- Oyun’dan Sonra
- Erik Çekirdeği
- Hayatın Anlamı
- İnsan Ne İle Yaşar?
Masalları
- Fil ile Tilkiler
- Masallar
Günlük ve Mektupları
- İlk hatıralar
- İtiraflarım
- Sevginin Talebi
Eğitim eserleri
- Popüler Eğitim
- Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı
- Bir Okuma Kitabı
- Popüler Öğretim
- Yeni Bir Okuma Kitabı
Din ve Ahlak eserleri
- Doğmatik Teolojinin Eleştirisi
- İncil’in Kısa Bir İzahı
- The Four Gospels Unified and Translated
- Church and State
- Neye Güveniyorum?
- Hayat
- Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri
- Timothy Bondareff
- İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar?
- On Non-Resistance
- Birinci Adım (Vejetaryenlik üzerine)
- Tanrı’nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir
- Non-Activity
- The Meaning of the Refusal of Military Service
- Sebep ve Din
- Din ve Erdem
- Hristiyanlık ve Vatanseverlik
- Non-Resistance ( Ernest H. Crosby’e bir mektup)
- Kutsal Kitab’ı nasıl Okumalıyız?
- Kilise’nin Aldatmacası
- Hristiyan Öğretisi
- İntihar
- Öldürmeyeceksin
- Aziz Sinot’a Yanıt
- Sadece Savaş
- Dinde Hoşgörü
- Din Nedir?
- Ortodoks Rahiplerine
- Bilgeleri Düşünceleri (derleme)
- Tek İhtiyacımız
- Büyük Günah
- A Cycle of Reading (derleme)
- Adam Öldürme!
- Birbirinizi Sevin
- Gençliğin Savunması
- Şiddetin Yasası ve Sevginin Yasası
- Tek Emir
- Her Gün İçin (derleme)
- Din Nedir
- Muhammed
Sanat ve Edebiyat eserleri
- Sanat Nedir?
- Sanat ve Sanatsal Olmayan
- Shakespeare ve Drama
- Dr.Alice Stockham’ın Edward Carpenter Tarafından Yazılan “Modern Bilim Cevirisi”nin Önsözü
- Orloff’un Albümü
- Amiel
- Guy de Maupassant Hikayelerinin Serbest Çevirileri
- Bernardin de St. Pierre
Halk İçin Kısa Öğretici Hikayeleri
- İnsan Neyle Yaşar
- Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
- İki Yaşlı Adam
- Kıvılcımı Söndürmeyen Ateși Zapt Edemez
- Nicolas Stick (Çar 1.Nicolas )
- Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi?
- Ifias
- Tanrı’nın Oğlu
- Üç Münzevî Adam
- Mum
- Pişman Günahkâr
- İlk Damıtıcı
- Aptal İvan
- Boş Davul
- Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek
- Üç Mesel
- Esarheddon
- Üç Soru
- Cehenneme Dönüş
- Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak
- Bir Dua
- Meyveler
- Korney Vasilyeff
- Niçin?
- İlahiyatçı ve İnsan
- Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup
Sosyal ve Siyasi Denemeleri
- Moskova’nın Nüfus Sayımı (1882’de)
- M. A. Engelhardt’a Mektup
- O Halde Ne Yapmalıyız?
- Kadınlar
- El Emeği
- Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği
- Kültür Şöleni (Moskova Üniversitesinin Yıldönümü’ne)
- Bir Devrimci’ye Mektup
- Açlık (rapor ve mektuplar)
- Utandır! (bedensel cezaya karşı)
- Vatanseverlik ve Barış
- Liberallere
- Bakanlara
- Sonun Başlangıcı
- Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup
- Hague Barış Konferansı
- İki Savaş
- Suçlu Kim?
- Carthago Delenda Est
- Zamanımızın Köleliği
- Çıkış Nerede?
- Vatanseverlik ve Hükümet
- Gerçekten Zorunlu mu?
- Çar’a ve Yardakçılarına
- Çağın Yaklaşan Sonu
- Askerlik Hatıraları
- Memurluk Hatıraları
- İşçi Sınıfı Problemi
- Çar’a Mektup
- İşçi Sınıfına
- Politikacılara
- Sosyal Reformlara
- Pietro Mazzini’ye Mektup
- Kendinizi Hatırlayın
- Rus Devrimi
- İşçi Sınıfı Nasıl Özgür Kılınabilir?
- Büyük Bir Adaletsizlik
- Rusya’da Sosyal Hareket
- Çağın Sonu
- Halkın Savunması
- Askerlik Hizmeti
- Rus Devrimi’nin Anlamı
- Ne Yapılmalı?
- Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması
- Mülkiyet Sorununun Tek Çözümü
- Susamam
- Molochnikoff’un Tutuklanmasıyla İlgili
- Bosna ve Herzegovina’nın İlhakı
- Kaçınılmaz Devrim
- Stockholm Barış Konferansı’na Bir Adres
- Faydalı Bir çare
Oyunları
- Karanlığın Gücü
- Aydınlanmanın Meyveleri (komedi)
- Ceset (tamamlanmamış dram)