Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19 °C
Parçalı Bulutlu

DOLLY

15.09.2021
A+
A-

Kulağımda patladı yine hücum marşı sabahın köründe. Her sabah aynı melodiyle güne uyanmama rağmen, irkilmeden edemiyorum. Bu alarm sesini değiştirmeliyim. Zaten bu marşı niye yaptım ki? Dermansızlığa, yorgunluğa rağmen, bir anda mücadeleci ruhla, Allah Allah nidalarıyla yataktan kalkıp güne hızlı, dinamik başlama isteğinden kesin. Yine kendi yaptıklarıma kendi cevaplarım hazır. Çok hazır cevabım çok. Annem de bundan yakındı hep. Aslında yakınılacak bir durum yoktu ama neyse. Seviyorum kendi kendimin avukatlığını yapmayı. Hatta evet kabul etmeliyim; başkalarının da avukatlığını yapmaya bayılıyorum. O bunu yaptı, neden yaptı? Aaa ama dur ya geçen patronun mobingine maruz kalmıştı üzgün, kendi derdimle de üzmemeliyim. Bir diğeri; kocasından şiddet gördü, çoluğu çocuğu bırakıp kaçtı gitti, bir de ben üstüne gitmeyeyim, demeler de demeler konu böyle uzar gider… Kadın olmak zor bu ülkede!  Gelelim asıl hücum marşından sonra hızlıca hazırlanırken evden çıkmadan bugün yapılacaklar listesini kontrol etmeye. Hemen kaotik düzende şak şak top on liste sırasıyla geliyor. Listenin en popüler kısmı olan birinci kısımdan startı veriyoruz. Dınının dınının dınınının. Başıma bir iş gelse kurgularıyla ya da aniden bir misafir gelse evime, şu evin haline bir bak deyip mutfakta çocuğa kahvaltı hazırlamayla başlanır güne. Omlet yaparken bir yandan dünyanın en iyi icatlarından biri olan ıslak mendille, ocağa dökülenleri silip temiz tarafıyla yere döküleni almak (biri gelirse rezil olma seviyesini biraz düşürürüm fikri) kalan bir kısım temiz tarafıyla da ayakkabımı silerim düşüncesi. Hemen ardından, Islak mendili çıkaranın ruhuna saygı duruşu, duaları gönderme ve kapanış. Çok tutumlu insanım ya. Tabi ki öyle olacak 3 liralık şey olmuş 15 lira. Hayat çok pahalı çok! Yapılacaklar listene geri dön kızım haydi. Ne kadar çok şeyi aynı anda düşünüyorsun ya. Kardeşinin bahsettiği konuyu halletmeyi unutma, okulu ara,  yine gezi filan varsa para isteyeceklerdir. Dert dinle, aralarda kendini eğlendirme aktiviteleri yap, ekmek paranı unutma çalış, millet sana boşa para vermiyor. Yetiştirmen gereken işler, çözülmesi gereken konular var. Dikkat gökyüzünde sert açılar, işverenle kavgadan uzak durun diyor astrologlar. Ayy birde kavga dövüş çekemem. Sakın öfkene yenilme, sakin sakin takıl kızım telkinleriyle böyle uyuyana kadar uzayıp giden liste…  Yorucu, hem de çok. Daha işin gecesi var. Gece o zihin, o ego durmadan, gündüz gözüyle aldığı her nefesin gece tekrar üzerinden geçiyor. Keşke öyle demeseydim, bunu söylemeyi nasıl unuttum, hele bir yarın olsun da gününü gösteririmler… Kendi  kendini kırbaçlayan bir zihin, acıdan beslenen bir ego. Göz kapakların yalvarır beni kapat diye, zihnin duymaz illa o Z raporunu alacak. Sabah mı? Sabah yine hücum marşıyla başlıyoruz… Bazen klonlanmak istiyor insan. Bir koyun Dolly kadar değerimiz yok şu hayatta. Dolly de nerden çıktı yahu?  Doğruya, sürü psikolojisinden! Hem niye klonlanayım ki? Neden bir tane de daha benden olsun, ben bile bazen kendime tahammül edemezken. Yine zihinle soru cevap şeklinde devam eden diyalog…

Ve sonra planını yaptığın, yapacaklarını tasarladığın o upuzun listende en olmadık şeyler oluveriyor. En acısından beklenmedik yerden vuruyor suratına şak diye hayat. Al sana liste diyor. Rutinin verdiği kolaylıktan çıkmanın, yeni bir duruma alışmanın zorluğu arasında gidip geliyor insan. Çünkü her gün yapılanın koşturmacası içinde söylensen de aslında o tempoya alışıyorsun. Fark etmeden çeşitli isim türleri olan, kişilik ve duygu durumlarını tatmin ettiriyor, hepsinden besleniyorsun. Sonra da yanlış beslenmelerden obezite hastası oluyorsun… Sana yeni bir olay gibi gelse de yaşanılanlar, olması gereken hakikatlerdir aslında. Daha ilk anda kendini belli eder, görmekle-bakmak arasındaki farka  varmak gerekir. Hayatın zorlaması yoktur. Kendine has bir akışı ve bütünlüğü vardır. Hayat seni geçmen gereken kapının ötesine çıkarmak niyetindedir. Öncesinde küçük aralıklar gösterir. O aralıklardan geçebilmek için nasıl hazırlandığın o aşamada verdiğin tepkiler, senin o kapı için anahtarındır. Ve anahtar her zaman paspasın altında olmaz. Komşuya bırakmak da çok klişedir. Kalbinle görmek… Bu mühim… Derin hissetme yetisine ulaşmak… Sabah erken uyanmak, faturayı ödemek, yere düşen yumurtayı ıslak mendille silme başarısı değildir yaşamak. Uyanıp uyuyana kadar sığdırdığın koşturma silsilesine farkındalıkla adım atarak verdiğin tepkilerdir. Canınla, kanınla, nefesinle an ’da sana verileni görme becerisidir.

Hizmettir! İyiye, güzele, şükre, olanı kabule, hizmettir. Her an her şey değişir! Olan olması gerektiği şekilde olur. Basit, bir o kadar zor, sonsuz anlamlı bir simülasyon… Ah ne güzel şeysin sen yaşamak, ne güzel şeydir bu dünyada hiçbir canlıya zarar vermeden gülümseyerek uğurlanmak…

Simülasyonunuz kabulle, sevgiyle, anlayışla var olsun.

Her ne yaparsan aşk ile…

YAZARIN SON YAZILARI
15 Temmuz 2021
15 Temmuz 2021
15 Şubat 2021
15 Mart 2021
15 Haziran 2021
15 Mayıs 2021
15 Ağustos 2021
31 Aralık 2020
15 Ocak 2021