PAMUK PRENSES
Ayna ayna söyle bana benden güzeli var mı bu dünya da? Yıllardır anlatılır masalda değil mi. Güzel prensesi haykıran aynayı ve kendi hayatından çalacak kadar narsist olan kraliçeyi. Güzellik olgusuna, bir prensin varlığına ve bir gün o prensin bizi bulup girdabımızdan kurtaracağına o kadar dalmıştık ki, verilen mesajı göremedik. Belki de görmek istemedik. Hayat aynamıza baktığımızda verileni göremediğimiz gibi. Hepimiz en sonunda güzelliğine, iyiliğine vurulduğumuz pamuk prenses gibi olmak istedik…
Aynaya bakmak kalbine bakmaktır. Karaltı siluetini de berrak siluetini de görürsün. Odağına yaklaşınca büyür görüş alanın. Uzaklaşınca gözden önce detaylar kaybolur ve sonra da sen… Kaybolmak nasıl bir çaresizliktir bilirsin. Savrulmak oradan oraya, hatırla o vakitlerini. Sen kendini nereye koyarsan öyle görülürsün aynanda. İçinde ne gizin varsa onu çıkartır karşına. Gizini de saklını da görmekten korkma! Savrulma! Her insanın baktığı yer farklıdır. Seninse sana nasıl baktığın mühim. Mesele; sana bakan gözdedir. Seni hisseden anlayan seni sen gibi görür, anlamayan kendine ne lazımsa onu görür. Kalplerinin gözü, ağız olur dil olur söz olur. Ya lal olur, ya sus olur.
Lunaparktaki aynalar gibi dağınık karma karışık gösterirler seni. Odağıyla oynanmış kandırılan o aynalar gibi… Orada kısa, uzun, şişman, zayıf görüntülerden keyif alanda, üzülende olur. Ama insanları en çok güldüren arkadaşlarının bozuk aynadaki çirkin yansımaları olur. Sen onların gördüğü gibi değilsin. Onların hepsi bir senaryo, kimin başrol kimin figüran olduğu belli olmayan. Etiketi kim neden yapıştırıyor? Doğru yanlış nerede başlıyor, kefe kimin elinde tartılıyor? Cevaplarının nerede olduğu anlaşılmayan bir sürü sorular. Sen o an kendine kendi sorunu sor. Ne hissediyorum? Kalbin kılavuzun olur sorularına, sen yeterki önceden ışığını açmayı unutma. Aydınlık yoluna ekmek kırıntılarını bırak. Elbet bulurlar onlarda yollarını. En fazla kuşlar konar o yola aç karınlarını doyurursun…
Sen bakışları umursamadan kâh kendini nasıl bir yağmur tanesi gibi küçülttüğünü, kâh bi okyanus kadar uçsuzlaştırdığını gör. Her ikisinin dengesinde, yürek terazinde ol. Olmak ne güzel bir eylem. Ol’duranda ol’durmayanda sende. Nefesinde kalbinde… Sen, istediğini olduranlardan ol.
Her ne yaparsan AŞK ile…